ANTİK ÇAĞDA OLİMPİYATLAR
Olimpiyatlar antik çağda, M.ö. 776 tarihinde Yunanlılar tarafından başlatılmıştı. Ve bu “Antik Olimpiyatlar” hiç kesintiye uğramadan Yunanistan ın Peloponnes Yarımadası nın Güneybatısındaki eski Olimpia da tam 1200 yıl boyunca devam etti. (Özünde Yunan Birliği ni sağlayıcı nitelikleriyle Olimpia, Pythia, Nemea ve İsthmia oyunları dört taneydi.) Pythia Oyunları tanrı Apollon adına önce 8 yılda bir, daha sonra da dört yılda bir Delfi mabedi civarında M.ö. 586 yılından itibaren düzenlenmeye başlamıştır.
Önceleri kültür ağırlığı olan bu yarışmalarda daha sonra M.ö. 498 yılından itibaren spor yarışmaları ağırlık kazanmaya başlamıştır. Yarışmacılara defne dalı armağan olarak verilen oyunlardı.
Nemea oyunları M.ö. 571 yılından itibaren iki yılda bir Herakles adına düzenlenirdi. Galip gelenlere sarmaşık dalından yapılmış, çelenkler verilirdi.
Isthmia Oyunları M.ö. 583 yılında Posedion adına , Korent geçidindeki Isthmus şehrinde düzenlenir ve yarışmacılara çam dalından çelenkler verilirdi. Yazılı Belgelere göre Antik Olimpiyatların başlangıcı Olimpiada ve tarihi de M.ö. 776 olarak kabul edildi. O tarihten itibaren şampiyon olanlar hakkında tutulan kayıtlar günümüze kadar gelmiştir. Bu olimpiyatlarda sadece erkekler yarışırdı. çıplak yarışan sporcuları, kadınların izlemesi yasaktı. Sadece rahibeler izleyebiliyordu. M.ö. 776da yılında yapılan tek bir stadium, sürat yarışı yapılmıştı. M.ö. 724 yılında diaulus yarışı eklendi. 1 diaulus, 2 stadion/stadyum mesafeydi. M.ö. 720 yılında ise dolichus yarışı eklendi. 1 dolichus, 24 stadion-stadyum mesafeydi. M.ö. 705 yılında güreş, M.ö. 688 yılında boks ve M.ö. 680 yılında da pantration-pankreas eklendiği görülmektedir. Elis Kralı Iphitos, Sparta kralı Lykurg, Pisa Kralı Kleosthenes M.ö. 776 yılında yapılan ve bir disk üzerine kazılan anlaşma metnine göre Olimpia kutsal bir yer sayılacak. Oraya silahlı girilmeyecektir. Tersine bir hareket tanrıları inkar anlamına gelecektir. Ayrıca, barışın devamının sağlanması için Zeus adına şenlikler düzenlenecektir. Şenliğin düzenlenmesi önceleri her sekiz yılda bir sırayla yapıldı. Daha sonra M.ö. 644 yılından, M.ö. 576 yılına kadar Pisa kentince yapıldı. M.ö. 576 yılında Elis ve Sparta kentleri anlaşarak Pisa kentini ortadan kaldırmış ve Pisalıların düzenlediği oyunları, anolypias(yapılmamış, olmamış olimpiyat oyunları) olarak ilan etmişlerdir. Elis kenti M.ö. 420 yılında , Spartayı kuralları ihlal ettiği gerekçesiyle oyunlardan ihraç etmiştir. M.ö. 431-404 yılları arasındaki Pelepones savaşları kent devletleri(site devletleri) arasındaki tüm inanç birliğini ortadan kaldırmıştır. Tanrı Zeus adına düzenlenen Olimpia oyunları ilk zamanlarda sadece bir gün sürmüştür. M.ö. 486 yılından itibaren Perslerin istilası nedeniyle, Avrupanın değişik yerlerine ve Pelepones ‘e göç eden İyonyalıların katkıları ile dinsel törenler ve seremonileri içine alarak 6 güne çıkmıştır. Yarışma galiplerine zeytin dalından çelenkler takılırdı. M.ö. 486da İyonyalıların göçünden itibaren bu oyunlar dört yılda bir yapılmaya başlandı. Roma İmparatorluğu sonrası göçler, ekonomik zorluklar, istilalar olimpiyat şenliklerinin düzenli yapılmasını engellemiştir. M. S. 44 yılında Antakyada olimpiyat oyunları yapılmaya başlanmıştır. M. S. 393te Roma İmparatoru Theodosius, I. Papalığın simgesi olduğu gerekçesiyle Olimpiyatları yasaklamıştır. Her dört yılda Yunan şehir ve kolonilerinden çok sayıda insan Olimpiaya gelirdi. O dönemler Olimpia eşsiz bir sanat, kültür ve tarih olaylarına tanık olurdu. İzleyenler sadece sportif etkinlikleri değil, devrin tanınmış tarihçilerini, şairlerini, şarkı sözü yazarlarını, heykeltraşlarını da izler ve görürlerdi. Ünlü heykeltraş Fidias orada bir atölye kurmuş ve dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Zeus Heykelini(Fildişi ve altından yapıldı) orada yapmıştı. Pindar en güzel şiirlerini, olimpiyat oyunlarını kazanan kahramanlar için yazmıştı. Plato orada konuşurdu. Herodot, Herodot Tarihinin bir kısmını orada okudu. Miletli Thales oyunları izlemek için oraya gitti ve orada öldü. Antik çağda spor “Kalos Kagathos” insanı yaratmayı hedeflemekteydi. Kısaca sporun o dönemdeki temel amacı “fiziksel ve ruhi güzelliğin uyumlu bileşimi” ne sahip insanı yaratmaktı. Oyunlar Yunan mitolojisinin yüce Tanrısı Zeus onuruna yapılırdı. Olimpiaya gitmek , aynı zamanda Zeusa ait en kutsal yer olarak kabul edilen Altis diye adlandırılan koruyu tavaf etmek demekti. Olimpia, geniş Alpheios nehrinin kuzey yakasında, Elis dağlarından çoşarak gelen Kladeosla buluştuğu birleşme noktasının doğusunda verimli, yemyeşil bir ovada yer alıyordu. Yörenin üzerinde doğuya doğru, adını Zeusun babasından alan ulu çamlık Kronion (Kronos) Tepesi vardı. Özünde oyunların bu kadar sapa bir yerde nasıl yapıldığı hep soru işareti olmuştur. Ama Antik çağda Alpheios nehri ulaşımda kullanılıyordu ve Olimpiaya hem denizden, hem de karadan ulaşılabiliyordu. Şair Pindara göre Olimpia, Yunan mitolojisinin süper kahramanı Herakles tarafından yaratılmıştı. Efsaneye göre Herakles koruda bir düzlük yaratıp, Altisin sınırlarını çizmiş ve Zeus şerefine ilk oyunları başlatmıştır. Olimpiyat Oyunlarının ilk yıllarında stadyum yoktu. Atletler start noktası olarak kumda çizilen bir çizgiyi kullanırdı. Bitiş çizgisi de Olimpiyat Oyunları Zeus onuruna yapıldığı için Zeus Tapınağına yakın bir noktadaydı. İzleyenler ise Kronion (Kronos) Tepesinin eteklerinde dururlardı. İlerleyen yıllarda stadyum da yapılmaya başlandı. Daha sonraki yıllarda M.ö. 350 civarlarında şahane bir stadyum inşaa edildi. Bu stadyum Altis sınırları dışında yapıldı. Amaç oyunların dini törenlerin bir parçası olmasının dışında başlı başına da bir etkinlik olduğunu ortaya koymaktı. Stadyumdaki pist kilden yapılmıştı. Üzerine ince tabaka bir kum serilmiş ve düzeltilmişti. İki uca doğru konulan taş eşiklerle başlangıç ve bitiş noktaları belirlenmişti. çevresini yarışmaları ayakta izleyen seyircilerin serinlemesi için yapılmış havuzcuklar oluşturan bir kanal çevreliyordu. Pistin uzunluğu 192. 28 metreydi. (Bu mesafe bir stadion-stadyum olarak kabul edilir) Bu mesafe için iki değişik yorum yapılır. Birisi Heraklesin ardı ardına 600 adım alması ile belirlendiği, diğeri ise Heraklesin bi mesafeyi bir nefeste koşmuş olmasıydı. Pistin güney ucunda bir hakem kürsüsü bulundu. Her ne kadar hakemler bitiş çizgisinde dursalar da, bu kürsü onursal bir yerdi. Altisten stadyuma 32 metre uzunluğunda bir giriş tüneli bulunurdu. Tünelin kullanımı sadece atletler ve hakemler içindi. Tünelin duvarları atletlerin yazdığı grafiti(duvar yazıları) ile dolardı. Stadyumun dışında M.ö. II. yüzyılda bir de gymnasium(spor salonu) yapılmıştı. Burada iki koşu pisti bulunurdu. Atletler yağmurlu ve soğuk havalarda çalışmalarını burada sürdürürdü. Dövüş sporları ve atlama yarışmaları da palaistralar da yapılırdı. Olimpiadaki ilk palaistra M.ö. II. Yüzyılda yapılmıştı. Arkada birkaç odası bulunan dört tarafı sütunlarla çevrili büyük bir avluydu. Romalı Mimar Vitruviusun palaistranın özelliklerini yazdığı bilgilere göre Olimpiada bulunan palaistranın 19 odasının çoğunun kullanım amacı belirlenmiştir. Ortak oda, yağ odası, pudra odası(bu zemini mermer olan tek odaydı, diğerleri sıkıştırılmış kilden yapılmıştı), soğuk banyo, kum torbası bulunan antrenman odası, atlama için uzun oda, güreş odası ve diğerleri. Eğer Olimpia 1766 yılında Society of Dilletanti(Sanatseverler Topluluğu) adına bir keşif görevi ile yöreye giden İngiliz teolog ve eski eser meraklısı Richard Chandler tarafından bulunmasaydı, bildiğimiz modern olimpiyat oyunları belki de hiç gerçekleşmeyecekti. Chandler, Pausaniasın izini sürüp, bir yandan da yöredeki Türklere sorduğu birkaç soruyla, kendini tesadüfen Altiste bulur. Ve kendini neredeyse tamamen gizlemiş yerleşmeyi, Zeus Tapınağının duvarlarından tanır.
GÜNÜMÜZDE OLİMPİA
Günümüzde Olimpia, Yunan Milli Olimpiyat Komitesi tarafından günümüze gelen kalıntıları çıkartılmış ve onun dışında orada bir Uluslararası Olimpik Akademi oluşturulmuştur. Bu akademi 16 Haziran 1961 tarihinde Yunanistanda eski Olimpiada olimpiyatların yapıldığı alana bakan Kronion(Kronos) Tepesinin hemen yanındaki vadide kuruldu. O tarihlerde eski olimpiyat stadyumunun arkeolojik kazıları tamamlanmıştı. Yine o tarihte Uluslararası Olimpiyat komitesi Atinada toplanmıştı ve Uluslararası Olimpik Akademinin açılışına katıldılar. Bu Uluslararası Olimpik Akademi fikrinin babalarından Carl Diem Köln Spor Akademisiden 100 jimnastikciyi oraya getirmişti. Onların açılışa katılımı ayrı bir hava yarattı. Bu oluşumunun ilk kurulma fikri 1938 yılında Profesör Carl Diem tarafından gündeme getirilmiş. Carl Diem ve John Ketseas akademi projesi ve gerekçelerini birlikte hazırlamışlardır. Ama teklif 1949 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi toplantısında John Ketseas tarafından gündeme getirilmiştir. Uluslararası Olimpik Akademi “Olimpiyat oyunları ve sporun tarihi;olimpizmin temel prensipleri ve olimpiyat idealinin manevi yönü;modern olimpiyat oyunları, olimpiyat hareketinin gelişimi” gibi konuları inceler. Bu konularla ilgili olarak her yıl Olimpiada toplantılar yapılır. O toplantılara her ülkenin Milli Olimpiyat Akademilerinden temsilciler katılır. Olimpiaya çıkış yolu üzerinde bir de Olimpiyat Müzesi bulunuyor. Orada antik çağdaki spor oyunlarından kalan kullanılmış spor aletleri bulunmakta.
Kaynaklar:
1-KORYÜREK Cüneyt: Olimpiyatlar. Akbank Yayını. 1976 s. 4
2-OLİMPİK Hareket: TMOK Yayını. Gül Matbaası. 1985. s. 19
3-OLİMPİK Hareket: TMOK Yayını. 1988. s. 9-10
4-RENKLİKURT Turgay: Türkiye ve Olimpiyat Sempozyumu. Editör:Yalçın Aköz. Paniyonik Oyunlar ve Antik Antalya Olimpiyatı. 1994. s. 182-183
5-SWADDLING Judith: Antik Olimpiyat Oyunları. Homer Kitabevi. 2000.s.1