Ana Sayfa Hakkımızda Katkıda Bulunanlar İletişim
 
Temel Bilgiler
Toplumsal Boyutlarıyla Spor
 
Yararlı Bilgiler
SPORLA İLGİLİ LİNKLER
MEVZUAT-YÖNETMELİKLER
SPOR SÖZLÜK, FORMÜL VE ÇEVRİMLERİ
REKORLAR
 
 
E-List
  Gelişmelerden haberdar olmak için e-posta listemize kayıt olun.
 
 

KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE SPOR

22- KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI VE SPOR

(*) Prof.Dr.Füsun Öztürk Kuter'in Toplumsal Boyutlarıyla Spor isimli kitabından derlenmiştir.

İnsanlar güncel olayları, kitle iletişim araçları sayesinde öğrenir ve takip ederler. Bu yüzden günümüzde kitle iletişim araçları, yasama, yürütme ve yargı organları yanında dördüncü bir güç olarak kabul edilmektedir.

İnsanlar aslında iletişimi, haberleşmeyi yüz yüze yaparlar. Ancak zaman geçip toplum her gün biraz daha karmaşık nitelik kazanınca mesajlar yöneltilecek gruplar büyük genişlik kazanır ve yüz yüze haberleşme, iletişim yetersiz hale gelir; kişinin artık bildiği, tanıdığı komşusuna değil, tanımadığı, ilk ilişkiler içinde bulunmadığı diğer insanlara mesajlar yöneltmesi gerekir. Bu olgudan doğan iletişime tali, ikinci türden iletişim, haberleşme denir. işte bu nitelikteki haberleşmenin bazı tekniklerle, belirli bir teknoloji uygulanarak çoğaltılıp güçlendirilerek, çok sayıda kişiyi etkileyecek biçime getirilmesine kitle haberleşmesi (mass communication) adı verilir ve kullanılan araçlara da kitle haberleşme araçları (mass-media) denilir (1, 408).

Kitle iletişim araçları denildiğinde tüm yazılı ve görsel basın (gazete, dergi, radyo, televizyon, film vb. ) anlaşılır. Ancak radyo ve özellikle televizyon her evde bulunduğu ve günümüzün gelişmiş teknolojisi sayesinde çok uzaklardaki olayları bile canlı olarak tüm ayrıntısıyla görüntülü olarak karşımıza getirdiği için en etkili olanlarıdır. Televizyonun bu etkisi spor faaliyetlerine olan ilgiyi de arttırmıştır. Hayatlarında hiç spor yapmamış insanlar bile televizyon sayesinde spor karşılaşmalarına ilgi duymaya başlamışlardır.

Kitle iletişim araçlarının ve yapımcılarının görevleri ise halka haber ve bilgi vermek, eğitime ve eğlenceye katkıda bulunmak olarak sıralanabilir. Ancak hızla gelişen teknolojiye bağlı olarak kitle iletişim araçlarının nitelik ve niceliğinde ortaya çıkan artışlar, bunlar arasındaki rekabeti de arttırmıştır. Sonuçta tiraj kaygısı bilgi verme ve eğitime katkıda bulunma görevini unutturmaya başlamıştır.

Önemsenen, televizyon programlarının ne oranda izleyici topladığı veya gazetenin tirajıdır. Spordaki şiddet öğeleri de, örneğin Hooligan'ların saldırganlıkları, sansasyon haberciliği için iyi malzeme oluşturmaktadır. Spor haberleri başarı ve başarısızlık, kazanmak ve kaybetmek çerçevesinde sunulmaktadır. Spor yıldızları başarı durumunda sınırsızca göklere çıkarılmakta, başarısızlık durumunda ise gaddarca eleştirilmektedir. Atletin kendisini nasıl toparlayacağı ya da eleştirileri nasıl hazmedeceği pek önemsenmemektedir. (3, 185).

 Demokrasinin güçlenmesinde, toplumun sosyal ve kültürel bakımdan gelişmesinde basının etkinliği yadsınamaz. Ancak bazı yazarlarımızın da vurguladıkları gibi, basınımız kendi söküğünü dikemeyen durumundadır. Basınımızın ayrılmaz parçasını oluşturan spor basınını durumdan soyutlamak olası değil. Spor basını da, oluşturduğu kendi kurallarının dışına pek çıkamayan, güncel olay ve heyecanların aktarılmasından öte araştırmalara yönelmeyen bir yapıya sahiptir. Spor sayfalarının yöneticileri doyurucu, eğitici bilimsel araştırmalar yerine, ünlü bir iki kulüp başkanından söz etmeyi yeğlemektedirler. Basının yol göstericiliğini kanıtlayan eleştiriler bu nedenle çok yüzeysel kalmakta ve de kişisel hesaplaşmalara dayalı fantezilerden öteye geçmemektedir (4, 75).

Geçmişten günümüze, hem sporun medyaya hem de medyanın spora etkisi görülmektedir. Özellikle sporun tüm dünyada bir sosyal olgu olarak gelmiş olduğu konumda kitle iletişim araçlarının büyük rolü olmuştur. Bugün dünyada 65 ayrı çeşit spor dalı bulunmaktadır. Değişik spor dallarının tanıtılıp yaygınlaştırılması, spor yapma olanağına sahip olmayan çoğunluğun spora ilgi duyması, kitle iletişim araçları sayesinde gerçekleşmiştir. Ancak artık spor medyayı kontrol eder ve yönlendirir duruma gelmiştir. Medya sporun bunca değişik çeşidi, fizyolojisi, anatomisi, antrenman planlaması ve periyotlaması, organizasyon ve yönetimi, psikolojik ve sosyolojik yönü karşısında gerekli uzmanlaşmayı gerçekleştiremediği için geride kalmıştır. Özellikle profesyonel spor, gazetelerin spor sayfalarını ve televizyonların spor programlarını ele geçirmiş durumdadır.

Dünyada, on dokuzuncu yüzyılın başlarında kurallar uygulanarak yapılmaya başlanan modern spor dallarını ilgi ile izleyen seyircilerin, bu karşılaşmalar için yapılan eleştirileri öğrenmek üzere gazeteleri okumaya başlamasıyla, gazeteler spor konusunda bilgili yazarlar aramaya başladılar ve bu suretle de gazetelerde spor yazılarının sütunlar halinde yayınlanmaya başlamasıyla spor yazarlığı gündeme geldi. Bu yüzyılın ortalarından sonra İngilterede futbol takımları, Amerika'da Boks, Fransa'da güreş profesyonel olarak düzenlenmeye başlanınca seyirci kapasitesi arttı ve ilgi fazlalaştı. Bu nedenle de spor yazarlığı gelişmeye başladı. Ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru Fransa, İngiltere, Amerika, Almanya, Belçika ve İtalyada yalnız spor yazan dergiler yayınlanmaya başlamıştır. Yirminci yüzyılın başında bütün dünyada haberler telgrafla, fotoğraflar da mektupla gazete ve dergilere iletiliyordu. Yıllar geçtikçe buna telefonlar ve sinema filmleri eklenmeye başlandı. Birinci dünya savaşından sonra radyolar anında spor sonuçlarını yapıldıkları yerden bildiriyordu. 1935'den sonra fotoğrafları anında ülkeden ülkeye veren makineler kullanıldı. İkinci Dünya Savaşından sonra televizyon spor olaylarını daha çabuk dünyanın dört bir tarafına duyuruyordu. Hele bilgisayarla uydu antenleri ve fakslar sayesinde bütün dünya spor olaylarını görüntüleriyle anında milyonlarca insanın izlemesini sağladı (13, 187).

Türkiye'de kitle iletişim araçlarının sporla tanışması yazılı basın yoluyla ilk defa 1891 yılında yayınlanan eskrim ile ilgili bir yazıyla başlamıştır. Bunu Selanik'te çıkan Asır gazetesinin spora yer vermesi ve 1911'de Tasviri Efkar'da ilk maç yazısı takip etmiştir. 1933'de Haber gazetesi ilk spor sayfasını yapmıştır. 1952'de ise Türk Spor adlı ilk günlük spor gazetesi çıkarılmıştır. 1968 yılında Tercüman gazetesi renkli ve çok imzalı spor ekini yayınladı. Bu tarihlerde spor basını %90' a varan bir oranda futbola yönelikti (4, 193). Bugün ise 35 günlük gazete yayınlanmakta ve her birinde 1-4 arasında değişen spor sayfası yer almaktadır. Günlük spor gazetesi sayısı ise 4'dür. 1997 yılında yapılan bir araştırmada günlük gazetelerin spor sayfalarında futbolun yine ağırlıklı olarak yer aldığı görülmektedir. Sabah gazetesi %56, 47, Cumhuriyet gazetesi %76, 07, Hürriyet gazetesi %60, 5, Akşam gazetesi %72, 88, Zaman gazetesi %55, 88, ve Emek gazetesi %53, 68 oranında spor sayfalarında futbola yer vermişlerdir (11, 28).

Aynı araştırma kadın sporlarının günlük gazetelerde yer alışlarıyla ilgili bilgilerin yer aldığı ilk çalışma olmuştur. Kadınlarla ilgili spor haberlerinin yüzde dağılımları; Sabah gazetesinde %0, 66 yazı, %0, 33 resim, Cumhuriyet gazetesi %0, 45 yazı, %0, 95 resim Akşam gazetesi %0, 14 yazı, %0, 31 resim, Emek gazetesinde %0, 69 yazı %0, 20, resim şeklindedir. Zaman gazetesinde %0, 80 yazı yer alırken resme hiç yer verilmemiştir.

Radyo spor yayıncılığı 1933 de İstanbuldaki Türkiye-İtalya güreş müsabakasının naklen verilmesiyle başlamış, 1934 de Fenerbahçe-Avusturya WAC takımı arasındaki maç telefon aracılığıyla naklen verilmiştir. Radyo spor yayıncılığı 1950li yıllardan itibaren hızla ilerlemiştir (15, 38). Radyo spor yayınlarında kadın sporlarının yer alışıyla ilgili yapılmış bir çalışmaya rastlanamamıştır.

Televizyon ise Türkiyede 1968 de yayın hayatına başlamıştır. 1971 Akdeniz Oyunlarıyla televizyonda ilk naklen yayın gerçekleştirilmiş ve bunu takip eden yıllarda ise yurt içi ve yurt dışı spor yayınlarında çok hızlı bir gelişme göstermiştir (15, 39). Televizyondaki spor programlarıyla ilgili yapılan bir araştırmada yine futbol branşının ağırlıkta olduğu görülmektedir. TRT 1 %59, 8, Kanal D %75, ATV %66, Star %86, 7, Show TV %62, Kanal 6%50, 6 oranında spor programlarını futbola ayırmışlardır (5, 51).

Bu araştırmada kadın sporlarının televizyonlarda yer alışıyla ilgili herhangi bir bilgi yer almamaktadır. Ancak gözlemlere dayanarak TV de kadın sporlarına ayrılan oranın gazetelerde ayrılan orandan pek de farklı olmadığını söyleyebiliriz. Televizyonlar spor programlarında kadın sporculara yer vermek yerine, kadın spikerler kullanmayı ya da fanatik kadın mankenlerle defile arası kulis sohbetleri yapmayı tercih etmektedirler.

Televizyon başlangıçta spor dallarının değişen oyun kurallarını duyurmada, yeni sporları tanıtımda eğitici ve sporu yaygınlaştırıcı bir işlevi yerine getirmekteydi. Ancak sporun büyük bir izleyici kitlesine ulaşmasıyla ortaya çıkan ekonomik boyutu, televizyon spor programlarının, daha fazla reklam alarak daha fazla kazanma amacıyla eğlence yönü ağır basan spor-magazin programlarına dönüşmesine yol açmıştır.

1982-83 yılında televizyonda gösterilen canlı profesyonel şampiyonaların analizini yapan Meier, aşağıdaki tabloyu ortaya çıkarmıştır (9).

 

Spor Canlı-yayın süresi

Reklam süresi

 

% (dakika: saniye)

% (dakika: saniye)

Futbol

3. 7 (13: 35)

21. 2 (76: 35)

Beyzbol

21. 7 (48: 25)

6. 6 (14: 38)

Basketbol

27. 4 (48: 00)

18. 00 (31: 35)

Hokey

30. 9 (60. 00)

17. 00 (30: 30)

K. Meier 1984

Tablo 1: Televizyonda gösterilen profesyonel şampiyona oyunları sırasında (1982-83) canlı yayında yer alan reklam sürelerinin kapsamı.

Amerikan toplumunda sporun değişen rollerini incelemek için yapılan bir araştırmada, 1900, 1925, 1950 ve 1975 yıllarında Chicago Tribunenin spor sayfalarının içeriği analiz edilmiştir. Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarının ilk 7 günü içerisinde spor sayfalarında yer alan tüm makaleler okunmuştur. Bu makalelerin, reklamlar hariç tüm spor alanının 1900 yılında %9'unu kaplarken 1975 yılında %17 lik bir alan ile yaklaşık iki katına çıktığı görülmüştür.

Makalelerin analizinde;
-Ulusal profesyonel takım sporları ile bölgesel amatör spora ayrılan yer bakımından gözle görünür bir faklılık olduğu
-At yarışlarının yer aldığı alanda önemli bir azalma ve basketbolun yer aldığı alanda gözle görünür bir artış olduğu
-Beyzbola ayrılan yerin 75 yıl boyuncu fazla bir değişiklik göstermediği
-Makalelerin sporcuların kişisel özellikleri ile oynadıkları alanlara odaklandığı
-Makalelerin oyun öncesi ilgi uyandıran içeriklerinin %25 den %10'a düştüğü, içeriklerin daha çok oyun sonuçlarını rapor eder duruma geldiği ve
-Kadınlara yasal olarak spor olanaklarının sağlanması ile spora katılımlarında büyük bir artış olmasına rağmen, kadın sporcuların gazete makalelerinde yer alışlarında sadece %2, 9'luk bir artış olduğu saptanmıştır (8, 151).

Basında, radyoda ve televizyonda kadınlarla ilgili daha az haber yapılıyor olduğunu gösteren pek çok araştırma vardır (1, 6. 10, 12). Salt kadın haberlerini kapsayan yazılı basında bile sporcu bayanların ya spordaki dişilikleri imaj olarak yer alır ya da kadının sporda çok hafife alındığı görülür. Bayanların yaptığı takım sporlarıyla ilgili çok az yorum vardır ve bu yorumlar genelde olumsuzdur. Kadın sporcular duygusal yönleri sorunlu, çelişkilerle dolu olağan dışı insanlar gibi sunulur. Geleneksel kadın tablosu içinde, sporcu kadınlar ailelerine, koçlarına ve ajanslarına bağımlı bir çocuk gibi tasvir edilir (8. 233).

Gazetelerin dikkatini sporla ilgili organizasyonlara çekebilmek için bir hayli yaratıcı olmak gerekir. çünkü örneğin Almanya'daki gazetelerin spor sayfaları Boris Becker, Steffi Graf gibi meşhur sporcularda, buz hokeyi ve profesyonel futbol gibi alanlarda odaklanmış, hatta sıkışmış durumdadır. Oysa sporun daha nice alanında sürdürülen etkinlikler vardır ve az sayıdaki bazı gazetelerin dışında bunlardan ya hiç ya da ancak kıyıda köşede söz edilir. Sporu hobi olarak ya da sağlıklı yaşam için yapan milyonlarca insan, medyalar tarafından neredeyse yok sayılmaktadır. Bu ise gerçeğin tümüyle yanlış yansıtılması anlamına gelmektedir. çünkü kitle sporu, Almanya'da artık toplum tarafından iyiden iyiye benimsenmiş olmasına karşın, medyada yeterince işlenmemektedir. Medyaların habercilik açısından daha az cazip gelen spor dallarına ağırlık vermesi gittikçe daha az spor dalının gösterime alınmasına, dolayısıyla, televizyon kurumundan yayın parası alamamasına ve neticede fakirleşmesine neden olmaktadır (3, 184).

Sansasyonel haber peşinde olan spor yazarları ve programcıları, bu haberlerin yaratılmasında çok beceriklidir. Profesyonel sporcuların ve kulüp başkanlarının birbirine karşı demeçler vermelerini sağlayacak akıllıca sorular sorarlar. Seyircinin tepkisini yaratacak görüntüler ve fotoğraflar çekerler. Bu da rekabetin spor alanları dışına çıkmasına neden olur. Medyanın bu taraflı ve saldırgan tutumu seyircinin şiddetine de ortam hazırlar.

Kitle iletişim araçlarının gelinen bu noktada durumunu tekrar gözden geçirmesi ve gücünü, sorumluluklarını bilerek nesnel ölçülerde kullanması gerekir. Sporun eğitim ve sağlık boyutu ısrarla vurgulanmalıdır. Centilmenlik kazanmaktan önde tutulmalıdır.

KAYNAKLAR
1-     Dönmezer S. , Sosyoloji, Savaş Yayınları, ANKARA, 1984.
2-     Hilliard, D. C. , Media images of male and female professional athletes: An interpretative analysis of magazine articles, Sociology of Sport Journal, 1, 251-262, Human Kinetics, 1984.
3-     Hoffner, S. , Spor Medyalar ve Toplum, çev: Günay Develi, Spor Ahlakı ve Spor Felsefesine Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu, İSTANBUL, 1991. 
4-     Karasüleymanoğlu, A. , Basın Açısından Spor, Yeni boyutlarıyla Spor, Engin Yayınlar, ANKARA, 1986.
5-     Karaküçük. S. , Yenel, F. , Yaman, M. , Sporun Topluma Yaygınlaştırılması Bakımından Televizyon Programlarının Etkinliği, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, sayı 3, ANKARA 1996.
6-     Klein, M. L. , Women in the Dıscourse of sport Reports. International Riview for the sociology of Sport 23, 139-151 Human Kinetics, 1988.
7-     Maguire, J. , Globalizasyon, Sport Development and the Media/Sport Production Complex, sport Sci. Rev. 1, 29-47, Berlin, 1993.
8-     Mcpherson, B. D. , Curtis J. E. , Loy, J. W, The social Sıgnificance of sport, Human Kinetics Publıshers, 1989.
9-     Meier, K. , The Television Broadcast Packaging of Team Sport Championship Games, Sociology of Sport Journal no 1, pp. 263-279, Human Kinetics, 1984.
10- Massner, M. A. , Sports and Male Domination: The female Athlete as Contested Ideological Terrain. Sociology of Sport Journal, 5, 197-211, Human Kinetics, 1988.
11- Öztürk, F. , ince G. Zülkadiroğlu Z. , Şahin M. , Günlük Gazetelerde Sporun Yer Alışı, Spor Bilimleri Dergisi, cilt VII, Sayı 2, ANKARA, 1996.
12- Rintala, J. , Birrell, S. , Fair Treatment of the Active Female: A content , Analysis of Young Athlete Magazine, 1, 231-250, Humen Kinetics, 1988.
13- San, H. , Spor ve Basın, Spor Ahlakı ve Felsefesine Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu, İSTANBUL, 1991.
14- Spor Ansiklopedisi, Morpa Kültür Yayınları, Cilt 4, İSTANBUL.
15- Tolay, A. , Sportif Dallar ve Spor Yazarları, TRT Yayın No: 169 ANKARA, 1986.


 


Sporbilim 2012